Yaratıcı
drama, empatinin sanatsal izdüşümüdür.
Alfred Adler
Alfred
Adler, “İnsanın Doğasını Anlamak” isimli kitabında, yaratıcı drama ile ilgili
fikirlerini bu şekilde dile getirir. Program geliştirme sürecinde bir ders olarak
yaratıcı dramayı ele almanın, yaratıcı drama öğelerini derslerimizin içine
entegre etmenin önemini hepimiz biliyoruz, sıklıkla duyuyoruz. Ancak sınıf
öğretmenleri olarak bunu ne şekilde yapacağımız sorusuna her zaman cevap
bulamıyoruz.
Eylül
ayında okulumuzun desteği ile katıldığım, İzgören Akademi’nin düzenlediği “Biz
Bize Yaratıcı Drama Atölyesi”nde, bu işin gerçek bir ustası olan çok yönlü
eğitmen (aynı zamanda danışman, program geliştirme uzmanı, yaratıcı drama
eğitmeni, yazar) Sayın Tülay Üstündağ
ile tanışma fırsatını elde ettim. Konuşmasıyla, tarzıyla, konuya hâkimiyetiyle beni
çok etkiledi. “Yaratıcı Drama Öğretmeninin Günlüğü” isimli kitabı oldukça
dikkat çekici noktaları içeriyor.
Tülay
hoca, çalışmamıza başlarken bize öncelikle “Neden buradayım?” ve “Derslerimde
yaratıcı dramayı nasıl kullanırım?” kaygısından kurtulmamızı öğütledi. Yaratıcı
dramayı hayatımızın bir parçası, empati kumanın önemli bir yöntemi ve özellikle
de kendimizi tanımanın ilk adımı olarak görmemiz gerektiğini kendimize sık sık
hatırlatmamızı istedi.
Çalışmanın
ardından bir süzgeçten geçirip “Neden yaratıcı drama?” sorusunu kendime
sorduğumda bulduğum cevapları sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle,
kalıplaşmış ve geleneksel hale gelmiş, yıllardan beri değişikliğe uğramamış
eğitim araçlarıyla öğrencilerimizi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda
yetiştirmenin olanaksız olduğu artık kabul edilmiş bir gerçek. Ezber gerektiren
bilgileri aktarmak yerine öğrenme konusunda merak uyandırmak, öğrenmeyi
öğretecek yöntemleri belirlemek çok daha önemli. Problem çözme yeteneğini
geliştirmek, araştırma becerilerini edinmelerini sağlamak, bilimsel düşünme
alışkanlığını oturtmak, iletişim kurmanın önemini kavratmak ve her şeyden önce
estetik düşünmeye eşlik eden yaratıcılık becerisini benimsetmek hedefimiz
olmalı. İşte bunun için yaratıcı drama…
Heatcote ve
Herbert’e göre drama, sahneye çıkmadan ve bir oyunda rol yapmadan yaşam
deneyimini genişletmektir. Yaşam deneyimini genişletmek öğrencinin yaratıcılığı
ve estetik algısını artıracak en temel faktördür. Grup çalışmaları aracılığıyla
kişilerin kendilerini rahatça ifade etmelerini sağlar. İçinde bulunduğumuz
çağda kendini rahatça ifade edebilen, grup çalışmalarına rahatlıkla katılan
bireyler gerçek başarının ipucunu yakalamış demektir. Bireyin merkezde olduğu
günümüz eğitim anlayışında çocukluk döneminden itibaren çevresindekileri taklit
eden, yeni durumlara kolaylıkla uyum gösteren, çocukluk dönemine ait bir
ihtiyaç gibi görünse de hiç bitmeyen oyun oynama gereksinimini sona erdirmeyen
bir anlayıştır.
Sonuç olarak,
yaratıcı drama, duygusal gelişime hizmet eden bir araç olarak kullanılabilir ve
bilgiyi tekrarlamak yerine bilinenleri sorgulayan, günümüz insanını
yetiştirmemize önemli bir katkı sağlar.
Tülay Üstündağ’a göre öğretim
sürecinin bireyin dünyayı anlayabilmesi yönünden; onların çevreleriyle,
başkalarıyla ve kendileriyle etkileşim ve iletişime girmeleri için olanaklar
sağlanması açısından, yaratıcı drama öğretimi gelecek yüzyılın istenilen
davranış örüntülerine sahip insanını yetiştirmede bir seçenektir.