Çocuklar için yazmanın çocukça bir iş olduğunu söyleyenler
çocukluk ediyorlar. Çocuklar için yazmak ciddi bir iştir çünkü. Bunu
söyleyenlere gülüp geçmek mümkün ama üzerinde düşünülse daha iyi olur.
Güneşe Yol Yapan Çocuk/Mustafa Ruhi Şirin
Çocuklar için
yazmanın, çocuk edebiyatı için üretmenin çocukça bir iş olmadığına, üzerinde
düşünülmesi gerektiğine birçok kişi katılıyor olmalı ki geçtiğimiz günlerde,
Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Okulları’nda “Çocuk Edebiyatında Nitelik”
sorununu tartışmak üzere, bir çocuk edebiyatı sempozyumu düzenlendi.
20 Nisan’da
gerçekleştirilen etkinlikte yer alan, çocuk edebiyatında nitelik sorununu yayınevi,
yazar, editör ve kütüphaneci gözüyle ele alan “Çocuk Edebiyatında Nitelik
Sorununa Dört Farklı Bakış” adlı panel benim için oldukça ilgi çekiciydi…
Moderatörlüğünü
Mavi Bulut Yayınları’nın sahibi, yazar Fatih Erdoğan’ın üstlendiği, İstanbul
Türk Kütüphaneciler Derneği Başkanı Emine Gür, Kök Yayınları Editörü Ebru Batur
Musaoğlu, yazarlar Erdem Seçmen, Habib Bektaş ve Birsen Elkim Özen’in katılımcı
olarak yer aldığı panelde çocuk edebiyatında niteliği geliştirmek için
yapılabilecekler üzerinde duruldu.
Kütüphaneci Emine Gür ile birlikte çocuk
edebiyatında nitelik sorununa kütüphaneci açısından baktık önce. Emine Gür'e göre çocuklara okuma
alışkanlığı kazandırmada kütüphanecilere çok büyük bir görev düşüyor. Bu durumda ilk yapılması gereken kütüphanecinin bunu yapmak için nerede duracağına hızlı bir şekilde karar vermesi. Okuma
alışkanlığını ailede kazanmış olan çocuklarla yol kat etmek çok kolayken kitap
okuma alışkanlığı olmayan, kitaplara aşina olmayan çocuklarla ilerlemek çok zor. Evde okuma alışkanlığı geliştirilmemiş öğrenciler söz konusu olduğunda, kütüphaneci ailelerle işbirliği yapmalı, çocuk ve aileyi
aynı anda tanımalı. Aile-kütüphane işbirliği okulların gündemini
meşgul etmeli. Özel okullarda son 20 yılda büyük bir gelişme gösteren
kütüphaneler, öğrencilerin akademik ve edebi gelişimlerine katkıda bulunurken
devlet okullarının birçoğunda kütüphanenin olmamasına Emine Gür özellikle dikkat çekti. Kütüphanesi olan okullarda ise
çalışan kütüphaneci bulunamıyor. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı’nın adım
atması ve lisansı bu yönde olan kişileri istihdam ederek ülke çapında kaliteli
okuryazarlık çalışmalarını başlatması gerekiyor.
Yazarlar
açısından bakıldığında ise anadili algısının sağlanmasının ön plana çıktığını
görüyoruz. Katılımcı olan yazarlar belirli konularda aynı fikirdeler. Çocuklarla edebiyat arasında bağ kurmaya başlanmadan önce anadili
algısı oluşturulmazsa, kitapların dünyasına girmelerini sağlamak çok zor
olabiliyor. Çocuklar doğru okuyamıyor, doğru yazamıyor bunun sonucunda da soru
sorma becerileri gelişmiyor. Anadili ile gerektiği şekilde tanıştırılmayan
çocuk, dilin ve edebiyatın tadına varamıyor. Yapılması gereken, dilbilgisi kurallarını kavratma kaygısına düşmeden önce; anadili elle tutulur hale getirerek
yeni ufuklar açmak.
Diğer taraftan
çocuk edebiyatına dair ürünlerin sorgulayıcı metinler olması önemli. Tüm
sanatçılar gibi yazarlar da protest insanlar ve etraflarında olup bitenlere dur
demek için kalemlerini kullanıyorlar. Çoğu zaman yayınevleri yazarlara kitapların satılabilmesi için protest düşüncelerini bir tarafa bırakmaları, kitaplarında daha genel geçer konulara yer vermeleri konusunda baskı yapıyorlar. Düşüncelerini kitaplarına istediği gibi yansıtamayan, farklı bir deyişle sansürlenen sanatçı ise istediği nitelikte eserleri ortaya koyamıyor.
Editörler ise
nitelikli kitabı diğerlerinden ayırt etmek için konuya daha sonuç odaklı
yaklaşıyorlar. Ancak iyi yayınevleri bunun doğru olmadığını savunuyor. Sosyal medyada
çok söz edilen, kitabevlerinde vitrinlerde yer alan çocuk edebiyatı eserlerinin
her zaman kaliteli olduğunu varsaymak doğru olmaz.
Bu değerli görüşleri dinlediğimizde öğrencilerimiz
için kitap seçerken sıklıkla kendimize ve birbirimize sorduğumuz “Nitelikli
çocuk kitabı nasıl olmalı?” sorusunun cevabını bulmuş oluyoruz.
İlgi çekici karakterlerin çocuğu farklı bir
dünyayla tanıştırdığı kitap niteliklidir; çünkü sıradanlık çocuklar için değildir. Yaşam
alanı dünyaya kapılarını açmış, hayal gücü gelişmiş çocuklar sıradanlıktan
uzaklaşırlar. Sıradan olmayan her çocuk dünya için bir renktir.
Empati kurma, problem çözme
becerisini kazandıran kitap niteliklidir çünkü; empati kurmayı öğrenmiş olan çocuk ne şu anda
ne de gelecekte zorba olmaz. Zorba olmayan her çocuk gelecekte dünya barışına
katkıda bulunmaya aday bir insandır.
Hayal gücünü besleyen kitap
niteliklidir çünkü; çocukların iç dünyasını
geliştirir. Hayal gücü beslenmiş her çocuk aslında yüzünü bilime dönmüş bir
yetişkindir.
Sadece çocuklar tarafından
değil yetişkinler tarafından da beğenilen kitap niteliklidir çünkü; kitapların yetişkinlerin süzgecinden geçmiş
olması, hayatta zaten var olan yanlışı olumlamak yerine eleştirmesi sevgi dolu
bir toplumun temelidir.
Ve ahlaki kaygılardan arınmış ama "çocuğun
yaşına uygun olarak" arınmış kitap nitelikli kitaptır
çünkü; sanatın görevini yerine
getirir ve bizim her şeyle karşılaşmamızı sağlar. Dünyanın iyilikleri, güzellikleri olduğu kadar kötü ve çirkin şeyler de olduğunu kitaplardan okuyarak çocuk yaşta kabullenen okur yeldeğirmenleri ile savaşabilecek cesareti kendisinde bulur.