"Sıradan öğretmen anlatır, iyi öğretmen
açıklar, yetenekli öğretmen yapar ve gösterir.
Büyük öğretmen ise esin kaynağı olur "
William A. Ward
Öğretmenlik eski çağlardan bu yana hep kutsanmaya
ve yüceltilmeye açık bir meslek olagelmiştir. Eğitim fakültesine girdiğiniz,
gencecik bir öğretmen adayı olduğunuz ilk günden itibaren yapacağınız işin ne
kadar kutsal olduğunu duyduğunuz için mesleğinize bakışınız buna göre
şekillenir. Ben algınız, kim olduğunuza ilişkin anlayışınız bu eksende gelişir
ve sonuçta öğretmenlik var olma biçimimiz haline gelir. Hatta zaman zaman
kendimiz olmayı unuturuz.
Bir öğretmenin- her ne kadar var oluş biçimi
olarak işini benimsemiş olsa da- her şeyden önce kendisinin farkında olan
otantik bir birey olmasına izin verilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Kendisi olma özgürlüğü olan öğretmen, olumlu ve olumsuz yönlerini, zayıf ya da
güçlü yanlarını güce dönüştürmeyi daha kolay başarabilir. Hata yapmayan,
mükemmel bir birey olmaya çalışmanın yorgunluğundan korunarak sıradan bir insan
olduğunu kabullenip kişiliğinin renklerini sınıfa yansıtabilir. Böylece
sınıflarında daha yaratıcı, daha esnek olan öğretmenler daha iyi bir öğrenme
ortamı sağlayabilirler.
Öğretmenden her konuda karar mekanizması olması
istendiği zaman ya da öğretmen üzerinde böyle bir yük hissettiğinde öğrenciler
de bu durumdan olumsuz anlamda etkilenebilir. Sadece öğretmenin lider olduğu,
öğrencinin söz sahibi olmadığı, görüş alışverişinin az olduğu ortamlarda pasif
duruma geçen öğrenci düşünme ve öğrenme sürecinde zorlanmaya başlar. Bunun
yerine, öğretmenin ve öğrencinin kişilikleri için aynı anda anlam ifade eden,
söz sahibi oldukları, düşünce alışverişi yapmalarına fırsat sunan ortamlar
yaratılmalıdır.
Günümüzde öğretmenlerin işi sadece sınıf içinde ders
anlatmaktan ibaret değil. Yapılacak çalışmaların planlanması, öğrenci ve okul
profiline göre çeşitlendirilmesi, bunların uygun şekilde anlatılması, mesleki
açıdan kendini geliştirme çabaları gibi fazla sayıda değerler dizisi işimize
eşlik ediyor. Öğretmenlerden beklenen ne olursa olsun, sonuçta bizim için
önemli olan öğrencilerimizle birlikte yaptıklarımızdır. Her şeyin yolunda
gittiği, birlikte yaşayan, çalışan, paylaşan öğrencilerin ve öğretmenlerin bir
arada olduğu sınıflar öğretmenin otantik ve özgür olması sonucunda başarıya
ulaşabilir. Açık iletişim kurabilen, kendisi olma cesaretini gösterebilen
öğretmen, öğrencisinin de sınıf ortamında kendisini ortaya koyması için gerekli
ortamı hazırlayabilir. Akademik bilgi ve beceriler de zaten bu temeller üzerine
kurulabilir. Böylece belki biz öğretmenler de sıradan insan olma hakkımızı
koruyarak sıradan öğretmen olmaktan kurtulup önce iyi, sonra yetenekli ve hatta
büyük öğretmen olma yolundaki serüvenimize keyifle devam edebiliriz.