"Alışkanlık, anahtarı kaybolmuş bir kelepçedir."
Yeni yıl hepimiz için yeni kararlar demek.
Aldığımız ama genellikle uygulamadığımız kararların yavaş yavaş yüke dönüşen
tatlı telaşıyla başlıyoruz her yıla. Yılın ilk günlerinde, aldığımız
kararlara hevesle uyuyoruz, zaman geçmeye başladıkça yavaş yavaş önce
üşeniyoruz ve erteliyoruz sonunda da onları tamamen unutup eski
alışkanlıklarımıza geri dönüyoruz.
Ben de her yıla kafasında çılgın projeler ve
büyük hayallerle başlayanlardanım. Uygulayabiliyor muyum kararlarımı? Sadece
kısa bir süre. Sonra alışkanlıklar giriyor devreye...
Tam da bu durumdayken uzun zamandır okumayı
ertelediğim bir kitabı alıyorum elime yılın ilk gününde. Ahmet Şerif İzgören'in
"Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır" isimli kitabı.
Çocukluğumdan beri bir kitabı elime ilk kez aldığımda
rastgele bir sayfasını açıp göz atma alışkanlığım var. Bu kez de öyle
yapıyorum.
Amos
Parrish'in "Alışkanlık, anahtarı kaybolmuş bir kelepçedir." cümlesini
görüyorum önce. İlgiyle okumaya başlıyorum kitabı. Sanki yılın ilk günlerinde okuyalım
diye yazılmış gibi…
Kitapta yer alan bir bölüm daha da çok ilgimi çekiyor
yukarıdaki cümleden. “Kim olduğumuza dair” bölümün adı. Max Ehrmann’ın bir
şiiri ile başlıyor. Yeni yıl kararlarımın tamamını değiştirmemi sağlayan bir
şiir. Diyor ki;
“Gürültü ve karmaşanın
ortasından sakince geç; sessizlikte büyük bir huzur olduğunu hatırlayarak…
Mümkün olduğunca ama teslim olmaksızın herkesle iyi geçin. Doğru bildiğini
sesini yükseltmeden ama açık seçik dile getir ve diğerlerine de kulak ver; ne
kadar pırıltısız görünse de onların da bir hikâyesi vardır. Gürültücü ve
saldırgan insanlardan uzak dur, çünkü onlar özüne sıkıntı verirler. Eğer
kendini başkalarıyla kıyaslayıp durursan; ya mutsuz ya da kendini beğenmiş
olursun. Çünkü her zaman senden daha iyi ya da daha kötü durumda birileri
olacaktır. Planların kadar gerçekleştirdiklerinden de zevk al. Kariyerine
ilgini hiç kaybetme; ne kadar basit olursa olsun, zamanın değişen kaderine
karşı tek hazinendir. İşinde temkinli ol, dünya sahtekârlıklarla doludur. Fakat
bu temkinliliğin, sahip olduğun meziyetleri kullanmana engel olmasın; çok insan
yüksek idealleri için çırpınır ve hayat her yerde kahramanlıklarla doludur.
Kendin ol. Özellikle sevmediğin halde seviyormuş gibi davranma. Aşka kırgın da
olma; çünkü bütün hayal kırıklıklarına rağmen aşk çimenler gibi yeniden doğar
hiç beklemezken. Yılların geçişine saygıyla boyun eğ ve asaletle terk et
gençliğin heveslerini. Ruhunu güçlendir beklemediğin anda gelen talihsizliklere
karşı seni koruması için. Ama bu karanlık hayallerle kendini üzme. Pek çok
korku bitkinlik ve yalnızlıktan doğar. Kendine karşı nazik ol. Sen de bu
evrenin çocuğusun en az ağaçlar ve yıldızlar kadar. Sen fark etsen de etmesen
de evren olması gerektiği gibi hareketlerine devam ediyor zaten. Bu yüzden
Tanrı’dan her ne alıyorsan onunla barış içinde ol. Çabaların ve emellerin ne
olursa olsun, hayatın gürültülü karmaşasında barış ve huzuru kalbinden hiç
eksik etme. Bütün basitlikleri, yıpratıcılığı ve hayal kırıklıkları ile bile
dünya çok güzel. Neşeli ol. Mutlu olmak için çırpın. “
Max Ehrmann/ 1927
En basit hedefler uygulamakta en çok zorlandıklarımız
sanırım. Bunu bir kez daha fark etsem de tekrar denemeye karar verdim. Umarım
uygulayabilirim. İyi seneler…
3 yorum:
Bu yazı sayesinde rafa kaldırdığım hedeflerimi tekrar gözden geçireceğim galiba :) Teşekkürler
Ne kadar faydalı ve güzel paylaşımlar, tüm yazılarınızı okudum blogunuza denk gelince. Tebrikler.
Hepimizin aliskanliklara yenilen hayalleri var. Aslinda onemli olan bu hayallerin de aliskanliklara donusebilecegimi bilmek ve mucadele etmek. Kaleminize saglik :)
Yorum Gönder