Eleştiri yağmur gibi, insanı köklerine zarar vermeden besleyecek
kadar nazik olmalıdır.
Franc A. Clark
Geribildirim sözcüğünü, dilimizdeki ağırlığı nedeniyle
sadece profesyonel süreçle özdeşleştirsek de aslında hayatımızın her anında
var. Gün içerisinde, iş yaşamımızda, özel yaşamımızda, en küçük sosyalleşme
anlarında bile gerek farkında olarak gerek olmayarak sürekli geribildirim
veriyoruz birbirimize.
Özellikle biz eğitimciler için geribildirim
vermek işimizin çok önemli bir parçası. Günün büyük bir bölümünü öğrencileri
ile birlikte geçiren, özellikle de küçük yaş grubu ile çalışan öğretmenler için
vazgeçilmez bir gelişim aracı. Ancak geribildirimi amacına uygun şekilde vermek
her zaman yapamadığımız, zorlandığımız bir nokta. Ben mesleğe başladığım günden
bu yana bu konuda zorlanma nedenimizin içinde yaşadığımız, şekillendiğimiz kültürle alakalı olduğunu
düşünmekten kendimi alamıyorum. Bizim için bir insana geribildirim vermek çoğu zaman kaşımızdakinin hatalarını söylemekle aynı anlama geliyor sanki.
Anlamı
geri besleme olan “feedback” sözcüğü nadiren aynı şekilde çevirisi yapılarak kullanılsa
da genellikle karşımıza “geribildirim” olarak çıkıyor. Aslında benim kafamdaki
karışıklık da sanırım bu noktada başlıyor. “Besleme” sözcüğü, karşımdaki
insanın güçlenmesine yönelik hamleler yapma girişimini işaret eden, daha samimi
bir ifade gibi görünüyor bana. “Bildirim” ise hatalarını söylemek, eleştirmek
gibi…
Geçtiğimiz hafta, Porta Eğitim ve Psikolojik
Danışmanlık Merkezi’nde, klinik psikolog Serkan Kahyaoğlu’ndan “Etkin
Geribildirim Verme” konulu bir eğitim alma şansım oldu. Yukarıda söylediğim
bazı sorulara cevap alabildiğim, çok verimli bir çalışmaydı.
Öncelikle “etkin geribildirim” verebilmek için kötü
geribildirimin ne olduğunu anlamamız gerekiyor. Gözlemlenemeyen, çok yoğun
olan, sübjektif, amaçsız ya da zamansız yapılan, sürekli olumluya ya da
olumsuza odaklanılan veya kişiliğe yönelik geribildirimler kötü geribildirimdir.
Buradan yola çıkarak iyi bir geribildirim kişiyi davranış anlamında, duygusal
alanda, düşünsel olarak, bilgi ve beceri düzeyinde besleyerek olumlu davranış kazandırırsa
iyidir diyebiliriz. Sonuç olarak, söylediklerimizin karşı tarafa geçmesi
önemli. Peki bunu nasıl sağlayabiliriz?
İlk dikkat etmemiz gereken nokta geribildirimin
otantik ve samimi olması. Geribildirim, empatik olmaya dikkat edilerek, öğrencinin yaşını, cinsiyetini, perspektifini, değer yargılarını dikkate alarak
verilmeli. Diğer taraftan bulunulan yere ve ortama uygun olmasına dikkat
edilmeli. Kaliteli geribildirim olabilmesi için çocuğa özel olmalı, her öğrencinin kendine has geribildirim alma hakkı olduğu bilinmeli ve buna saygı duyulmalı. Bence en önemlisi kişiliğe değil davranışa yönelik olmalı.
Bu eğitimden sonra fark ettim ki, öğrencilerimizde olumlu besleme ile
olumlu davranış değişikliği gerçekleştirmek için uymamız gereken kurallar var. Her
ne kadar kültürel olarak daha eleştirel olmaya eğilimli olsak da, yanlış düzelterek
eğitim vermek bize daha uygun gelse de küçük bir ısınma ile başladığımız,
gelişim planına karar vererek bitirdiğimiz geribildirimlerin amacına ulaşması
ihtimali daha yüksek. Ama en önemlisi cebimizde her zaman pozitif kabul
iletisinin olması ve geribildirim verdiğimiz öğrencinin insan olarak bizim için
değerli olduğunu hissetmesi. Nazikçe, yağmur gibi köklerine inerek...